Rize'de Müsilaj Paniği Üzerine Öğretim Elemanlarımız İncelemelerde Bulundu
21 Haziran 2021 Pazartesi
Rize’de denizin üzerinde yoğun kabarcıklar görerek müsilaj zanneden vatandaşların durumu Üniversitemize haber vermeleri üzerine Öğretim Elemanlarımız bölgeye giderek incelemelerde bulundu. Üniversitemiz Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş ve Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Tolga Akdemir, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Karadeniz Araştırma Gemisi ile bölgeye giderek inceleme yapmak üzere denizin üzerinden ve dalgıçlar vasıtasıyla denizin içerisinden çeşitli numuneler aldılar. Öğretim Elemanlarımız ilk bulgulara göre denizin üzerinde oluşan katmanın sadece rüzgârdan kaynaklı oluşan dalga ve denize akan derenin köpüğünden kaynaklı oluşan kabarcıklar olduğunu belirttiler. Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, “Üniversitemize gelen ihbar üzerine ve balıkçı barınağında çekilen bir fotoğraf üzerine Karadeniz Araştırma Gemimizle beraber denizdeki durumu incelemek için bir çalışma gerçekleştirdik. Yaptığımız incelemelerde ede ettiğimiz bilgiler ile durumun deniz salyası olmadığı ve denizdeki dalgalanmadan dolayı köpüklenme olduğu tanısına vardık. Ancak aldığımız numuneleri laboratuvarda inceledikten sonra daha sağlıklı sonuçlar elde edeceğiz.” dedi. Üniversitemizin 2014 yılından bu yana RTEÜ Karadeniz Araştırma Gemisi ile bölgede çalışmalarını titizlikle devam ettirdiğini dile getiren Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, “Sahada yaptığımız ilk incelmelerimizde deniz suyu sıcaklığı ve oksijen seviyesine baktık. Şu an deniz sıcaklığı 20-21 santigrat derece durumunda. Oksijen seviyesi ise 8 mg/lt altına hiç düşmedi. Bölge itibarıyla çay ve fındık üretiminin yapıldığı bir bölgede bulunmaktayız. Dolayısıyla bazı dönemlerde gübrelemelere bağlı olarak azot ve fosfat gibi bazı bileşiklerin yüksek olması muhtemel. Ancak bölgede yaptığımız kendi ölçümlerimizde bu bulguları hiçbir zaman klasik Redfield Oranı dediğimiz 16 N:1 P oranı üzerinde azot ve fosfata rastlamadık. Genel olarak bir değerlendirme yapacak olursak denizel ekosistemler sahip oldukları dinamiklerle birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu canlılar içerisinde en önemlisi fitoplankton dediğimiz birincil üreticiler konumunda olan canlı grupları karşımıza çıkmakta. Bunlar denizel ortamda organik maddenin üretiminden sorumlu olan ana üreticiler olarak ve aynı zamanda dünyanın ihtiyacı olan oksijeni üreten en büyük canlı grubudur. Fakat bunlar üzerindeki baskılar her geçen gün artmakta. Bunlardan en önemlisi deniz suyu sıcaklığının artmasıdır. Bunun gibi birçok etken bulunmakta.” ifadelerini kullandı. Karadeniz’de Marmara Denizi ile kıyaslandığında yapısal farklılıklar nedeniyle müsilajın olma ihtimalinin az olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, “Marmara Denizi’ndeki salya problemi her geçen gün artmakta. Marmara'ya göre Karadeniz'i değerlendirdiğimiz zaman, Karadeniz yapısı itibariyle dünyanın en büyük anoksik havzalarından birisi. Ancak dalgaya açık olması ve bölgede özellikle Rize ve Artvin tarafında yoğun sanayi faaliyetlerinin olmaması böyle bir riski şu an için taşımamakta. Bununla birlikte önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin etkilerini çok daha hissedeceğimiz aşikâr. Dolayısıyla bizim bu noktada hep birlikte üniversitemiz öncülüğünde, yerel yönetimler ve STK’ler ile bu anlamda çözüm üretmek amacıyla bütün paydaşların bir araya gelmesi gerekiyor. Üniversiteler bildiğiniz üzere bulundukları bölgeye hizmet olarak ön plana çıkmakta. Yaptığımız çalışmalarla da bunu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.